Wednesday, May 25, 2016

Suriçi’nden mektup: Biz Kürtler 'söz soğudu' deriz, dönülemez bir noktaya doğru gidiyoruz!

Suriçi’nden mektup: Biz Kürtler 'söz soğudu' deriz, dönülemez bir noktaya doğru gidiyoruz!

Hasan Cemal
Diyarbakır Suriçi’nde sokağa çıkma yasakları 87. gününe girdi. Yaklaşık 200 kişinin bodrumlara sığındığı tahmin ediliyor.
Bir grup aydın, yazar, sanatçı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Mazlumder, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ve KESK önceki gün, Suriçi’nde yeni ölümler olmaması için ortak çağrı yaptılar.
Bugün köşemi; günlerdir Suriçi’nde bodrumlara sığınan insanların kurtarılması için çaba harcayan Nurcan Baysal’dan aldığım mektuba ayırıyorum. Bu sese kulak verin...

Sur tanıklığı IV: Sur Bize Sesleniyor!

Bugün Şubat’ın son günü. Sabah tank top sesleri arasında Sur dibindeki büroma gidiyorum. Beni bekleyen 2 misafirim var. Aralık ayında Sur’da öldürülen ve cenazeleri 29 gün yerde kaldıktan sonra, tanınmayacak bir halde teslim edilen İsa Oran ve Mesut Seviktek’in aileleri. Aileler yarın İsa ve Mesut için Lice’de verecekleri mevlide beni davet etmeye gelmişler.
İsa’nın ailesi İstanbul’da, Mesut’un ailesi Diyarbakır’da yaşıyorlar. Mesut’un abisi İhsan Bey  ile Mesut’un çocukluğunu konuşuyoruz biraz. Lice’den zorunlu göç ederken Mesut’u köyde nasıl unuttuklarını, 1 gün sonra geri almaya köye gittiklerinde Mesut’u bir ağacın kovuğunda, çorapsız, ayakkabısız mehir yerken bulduklarını, ve “beni nasıl unuttunuz” diye onlara sitemini…

Sur tanıklığı – III

Bugün günlerden 26 Şubat 2016.
Yine Suriçi’ndeyiz. Bugünkü Suriçi nöbetimizde İstanbul’dan Şemsa Özar, Gürhan  Ertur ve Ankara’dan  Ercan İpekçi bizlerle. Diyarbakır’da bugün hava güzel, bu güzel havanın Suriçi’ne de yansıması olmuş, sokağa çıkma yasağı olmayan mahallerde az da olsa açılan dükkân ve işyerleri var.
HDP milletvekili Sibel Yiğitalp’ten son gelişmeleri aldıktan sonra, yakınları bodrumlarda olan ailelerle görüşüyoruz.

Suriçi tanıklığı - II

Bugün günlerden 25 Şubat 2016.
Dün akşamdan beri şehirde sessizlik var, akşam saatlerinde tank top atışları kesildi. Uzun süredir ihtiyacımız olan bu sessizlik, sabah günün ağarmasıyla yerini yine top seslerine bırakıyor.
Diyarbakırlılar güneşli, güzel bir güne uyandılar ama güneş artık Amedlileri ısıtmıyor. Sur’da bodrumlara sığınmış insanlara ilişkin henüz bir gelişme yok.

Suriçi tanıklığı - I

Diyarbakır HDP milletvekilleri Sibel YiğitalpNursel Aydoğan veHatip Dicle’nin de bulunduğu Demokratik Toplum Kongresi (DTK) heyeti ile sabah görüştük. Sur’da bodrumda mahsur kalan ailelerin talepleri görüşüldü. Ailelerin içeride gençleri bırakarak çıkmak istemediklerini bir kez daha dile getirdiklerini öğrendik. Ayrıca aileler Cizre’de yaşananlar nedeniyle güvenlik güçlerine güvenmediklerini belirttiler.
Daha sonra Diyarbakır Valiliği ile tekrar görüşme yaptık. Bodrumdakilerin güvenli çıkması için birkaç talebimiz oldu:

Sur’daki insanları öldürerek Kürt sorunu çözülür mü?

Sur’daki insanları öldürerek Kürt sorunu çözülür mü?

Bu sabah İstanbul’dan gelen Lale Mansur, Zeynep Tanbay, Ferhat Tunç, Ayşegül Devecioğlu, Bahri Belen ve Dilek Gökçin’le Suriçi’ndeyiz. Günlerdir Suriçi’nde nöbette olan HDP Diyarbakır milletvekili Sibel Yiğitalp ile buluşuyoruz. Sibel Hanım, Sur’da kalan ailelerle ara ara görüşebiliyor. Yoğun bombardıman var. Bombalardan ara ara ufak parçalar bulunduğumuz mekana düşüyorlar.
Suriçi’nde bodrumda kalan insanlarla telefon görüşmelerini dinliyoruz. Remziye konuşuyor:
“Burada resmen cehennem hayatı yaşıyoruz, 2 kızım ve komşumla birlikteyiz. Evden çıkıp Savaş mahallesine kadar gelmişiz. Savaş mahallesi olduğunu tahmin ediyorum. Su yok. Bir binanın bodrumundayız. 2 kızım suçiçeği çıkarmış. Hastaneye götüremedik. Buradan asla çıkmaya cesaret edemem. Her yerde keskin nişancılar var. Kıyamet gibi. Bir binanın en alt katındayız. Üstü havan toplarıyla yıkılmış, bina üzerimize ya düştü ya düşecek”

Suriçi, yeni bir bodrum felaketine doğru…

Diyarbakır’da bir pazar sabahı… Derin bir sessizlik var... 
2 gündür Suriçi’nde bodrumda kalan insanlarla ilgili koşturma içinde olduğumuz Diyarbakır HDP milletvekilleri Sibel Yiğitalp ve Nursel Aydoğan ile buluşuyorum. Üçümüzün elinde telefon bir yandan Ankara’dan Brüksel’e birçok kurumla ve kişiyle bodrumda mahsur kalan insanların çıkarılması için konuşurken, bir yandan da bodrumdaki bu insanlarla yapılan görüşme kayıtlarını tekrar tekrar dinliyoruz.
Sibel Yiğitalp tarafından bodruma sığınan kadınlardan biri olan Seniha Ana ile yapılan görüşmede,  arkadan şiddetli bebek ve çocuk ağlama sesleri geliyor. Kadın konuşuyor:
“İyi değiliz. Buradaki evlerin hepsi yıkılmış, binalar yıkılmış, kalacak hiçbir yer kalmamış, bir bodrumdayız. Yanımızda çocuklar var, bebekler var, yaralılar var, o yaralıların kanlarını çocuk bezleri ile durduruyoruz. Ne su var, ne elektrik var, yani ne diyeyim… Bu bodrumda 30-35 kişi var, ama başka yerlerde de insanlar var, enkaz altında da var. Bilmiyoruz, birbirimizi görmüyoruz, başımızı kaldığımız yerden çıkartamıyoruz. Günde en az 20 havan, top geliyor bize. Kimsenin kimseden haberi yok, perişan bir haldeyiz. Siz niye bir şey yapmıyorsunuz, niye bir yere başvurmuyorsunuz? Böyle adalet mi olur?”

Sur yeni bir Cizre olmadan...

Sur yeni bir Cizre olmadan...

Bu satırları size yoğun top ve kurşun sesleri arasında yazıyorum. Bu seslere ara ara büyük patlama sesleri eşlik ediyor. Diyarbakır Suriçi’nden dumanlar yükseliyor. Memleketimin kalbi, hepimizin gözbebeği Sur yanıyor.
Sur’dan bir haber ajanslara düşüyor. DİHA muhabiri Mazlum Dolan’ın çığlığı bu. Mazlum Suriçi’nde mahsur kaldığı bodrumdan mesaj yolluyor:
“Durum kötü bir bodrumdayız. Aileler ile birlikteyim, çok yakında bir Cizre olayının benzeri olabilir. Çatışmalar çok şiddetli, olduğumuz yerler yoğun bir şekilde bombalanıyor, havan ve tanklarla vuruluyor. Havadan vuracağız hepinizi, öldüreceğiz anonsları yapılıyor. Kendinize iyi bakın, arkadaşlara selamlar."

Wednesday, May 18, 2016

Diyarbakır Suriçi, 101. Gün!

Diyarbakır Suriçi, 101. Gün!

Bu satırları size Suriçi’nin hemen dibindeki büromdan yazıyorum. 101 gün sonra ilk defa bugün bomba ve top sesleri gelmiyor. Garip bir sessizlik var şehirde.

2 Aralık’ta başlayan Suriçi’ndeki  dördüncü  sokağa çıkma yasağı 101 gündür aralıksız devam ediyor.  Sokağa çıkma yasağı Suriçi’nin 6 mahallesinde Hasırlı, Fatihpaşa, Cevat Yılmaz, Dabanoğlu, Savaş, Cevatpaşa mahallelerinde aralıksız devam ederken, Lalebey, İskenderpaşa, Ziyagökalp… gibi mahallerinde ise kısa aralarla ilan edildi.

En az 5000 yıllık tarihe sahip Suriçi Diyarbakır’ın kalbi, merkezi… Suriçi’ni çıkardığınızda, Diyarbakır Diyarbakır olmaz artık, boşalır, kurur…

18 Şubat’tan bugüne neler yaşandı…

When are we going to raise our voices, if not now?

WHAT HAS BEEN HAPPENING IN DİYARBAKIR’S SUR DISTRICT SINCE FEBRUARY 4, 2016? When are we going to raise our voices, if not now?

February, 3rd, 2016. After the ban which lasted for several weeks in 9 neighborhoods of Sur was lifted for a few hours, some families used the opportunity to return to their homes while others packed for leave.. Urheber: Aylin Kızıl / NarPhotos. All rights reserved.
A participant and moderator at the Kurdish Conference held in European Parliament during January 26-27, 2016, Nurcan Baysal is a first-hand witness to what has been happening regarding the relentless violation of rights following the curfew that was declared in Diyarbakır’s Sur district.  We would like to bring Baysal’s testimony to your attention.

Şimdi ses çıkarmazsak, ne zaman!

4 ŞUBAT 2016 İTİBARIYLA DİYARBAKIR-SUR’DA YAŞANANLAR; Şimdi ses çıkarmazsak, ne zaman!

3 Şubat, 2016. Sur'un 9 mahallesinde haftalar süren sokağa çıkma yasağının bir kaç saatliğine kaldırılmasından yararlanan ailelerin bir kısmı evlerini boşaltırken bazıları da evlerine geri dönüyor.. Creator:Aylin Kızıl / NarPhotos. All rights reserved.
26-27 Ocak 2016’da, Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen Kürt Konferansı’nın katılımcılarından ve aynı zamanda konferansın moderatörlerinden olan Nurcan Baysal, Diyarbakır-Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla birlikte yaşananların, ardı arkası kesilmeyen hak ihlâllerinin ilk elden tanığı. Baysal’ın tanıklığını dikkatlerinize sunuyoruz.